BAKAN KACIR’DAN MAKİNE SEKTÖRÜNE DESTEK SÖZÜ

1990 yılından beri tüm makine sektöründe yerli makine üreticilerinin çıkarlarını gözetmek ve yerli makine üretimini desteklemek amacıyla faaliyetlerini sürdüren Makina İmalatçıları Birliği (MİB), Türk makine sektörünün gelişimine ve küresel rekabet gücünün artırılmasına yönelik çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. 

Makine İmalatçıları Birliği (MİB) tarafından, Çerkezköy’de Yılmaz Grup şirketlerinden ELK Motor fabrikasında Makina Sektör Toplantısı düzenlendi. Toplantıda, sektörün sorun ve çözüm önerileri masaya yatırılırken, sektör temsilcileri sorunları ve talepleri bizzat Bakan Kacır ile paylaşma imkânı buldu.

Düzenlenen toplantıya; Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez, Tekirdağ Valisi Recep Soytürk, AK Parti Tekirdağ Milletvekilleri Mestan Özcan, Gökhan Diktaş, Çiğdem Koncagül, Makine İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı S. Emre Gencer ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile sanayiciler ve davetliler katıldı.
 

“Geleceğin sanayisini inşa etmek için çalışmaya devam edeceğiz”

Toplantıya ev sahipliği yapan MİB Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve aynı zamanda ELK Motor Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ender Yılmaz, açılış konuşmasında “Bu toplantımızın, sektörde gelecek stratejisini oluşturma ve planlama açısından önemli bir fırsat olacağına inanıyoruz. 

Türkiye’de üretim yapan makine sektöründeki fabrikalarımız, ülkemizin ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynamakta ve nitelikli istihdam yaratma konusunda örnek teşkil etmektedir. Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, daha fazla rekabetçi olabilmek için yenilikçi çözümler üretmek şart. Biz makina sektörü temsilcileri olarak hep birlikte, geleceğin sanayisini inşa etmek için devletimiz, çalışanımız ve müşterilerimizle birlikte üzerimize düşeni yapmaya gayret ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz” dedi.

Daha sonra söz alan Makine İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı S. Emre Gencer ise MİB ve faaliyetleri hakkında bilgiler verdikten sonra, sektörün beklentilerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Yeni Türk Malı Tebliğ tasarısından beklenti yüksek

Gencer, “Makine Çalışma Grubunun, geçtiğimiz ay Sanayi Genel Müdürümüzün başkanlığında yapılan ilk toplantısında, Çin’den uluslararası hukuka aykırı olarak yapılan dampingli ve sübvansiyonlu ithalata karşı alınması gerekli ticaret politikası önlemlerini ele aldık. Aynı şekilde, standartlarımıza uygun olmadığı kullanım aşamasında ortaya çıkan Çin menşeli bazı makinelerin, sözde CE belgeleriyle ülkemize ithalatının engellenmesine yönelik önerilerimizi gündeme getirdik. Bilindiği üzere makine dış ticaretimizde, yıllık 17 milyar doların üzerinde ticaret açığı veriyoruz. Daha da kötüsü, bu açığımızın yaklaşık 11 milyar doları, Çin’den yaptığımız, önemli bir bölümü dampingli ya da doğruluğu şüpheli kalite belgeleriyle ülkemize ithal edilen makinelerden kaynaklanıyor.   Bu nedenle sorunu, olumlu sonuç alıncaya kadar Çalışma Grubu gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Üzerinde önemle durduğumuz diğer bir konu da kamu alımlarında yerli malı ürünlerin tercih edilmesine ilişkin düzenlemedeki eksikliklerin giderilmesine dair yeni Türk Malı Tebliğ tasarısı olmuştur. Bu konudaki beklentimiz; kamu otoritesinin, Yerli Malı belgelerini resen veya şikâyet üzerine incelemeye yetkili kılınması ilkesinin yeni mevzuata yoruma imkân vermeyecek netlikte yansıtılmasıdır. Çalışma Grubunun bundan sonraki toplantılarında; bazı istisnalar dışında sadece yeni Kalkınma Planı ve OVP’de yer alan, politika ve tedbirlerin uygulamaya geçirilmesi ile ilgili konuları gündeme getirmeyi öngörüyoruz” diye konuştu.
 

“Verimlilik artışı odaklı yatırımlarımızı sürdürmek mecburiyetindeyiz”

“Sektör olarak, iç pazarımızdaki daralmanın yanı sıra büyük dış pazarlarımızın neredeyse tamamında zor bir yıl geçiriyoruz” diyen S. Emre Gencer, “Halen AB ülkelerinde, Almanya merkezli olarak yaşanmakta olan ekonomik durgunluğun giderek derinleştiği dikkate alındığında, bu durumun gelecek yılın tamamında devam etmesi olasılığı yüksektir. Bu nedenle bütçelerimizi dengelemeye çalışıyoruz. Uluslararası rekabette ayakta kalmak için verimlilik artışı odaklı yatırımlarımızı sürdürmek mecburiyetindeyiz. Yatırım finansmanında neredeyse tek alternatifimiz YTAK programı. Ancak bu programdan bugüne kadar yeterince yararlanamadığımız da bir gerçektir. Yeni Orta Vadeli Programda, YTAK’nın ‘üretken sektörlerde ihracatı destekleyici ve yüksek katma değerli ürün gruplarına yönelik olarak daha etkin uygulanacağı’ belirtilmektedir. HAMLE programı kapsamında bugüne kadar onaylanan 18 makine projesinin tamamı, bu tanımlamaya birebir uygun yatırımları kapsamaktadır. Bu nedenle onaylanan projelerin tamamına YTAK tahsis edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

“Tüm kamu firmaları makine ve teçhizat alımlarında aynı anlayışla hareket etmeli”

“TİM’in yaptığı sektörel analizler, makine sektörünün, ülkemizin küresel ölçekte en rekabetçi olduğu sektörler arasında ilk sıralarda yer aldığını ortaya koymaktadır” diyen Gencer, “HAMLE programına dahil olmayan makine yatırımlarının da YTAK programından kolaylaştırılmış prosedürlerle yararlandırılması gerektiğine inanıyoruz. Yatırım konusunda dikkatimizi çeken diğer bir uygulama da çok kısa süre önce oluşturulan ‘HIT 30’ programıdır. Bu program kapsamında öncelikli yatırım alanları arasında yer alan Eklemeli İmalat Makineleri ve Yüksek Teknoloji Ürünleri için değer zincirlerinin tamamını içine alan bütüncül bir ekosistem inşa edilmesinin amaçlandığını anlıyoruz. Bakanlık yetkililerimizin, HIT 30 program hakkında üyelerimize, HAMLE’de olduğu gibi çevrimiçi bir toplantı üzerinden bilgilendirme yapması yararlı olacaktır. Bir diğer önemli konu da kamuya ait işletmelerin, makine alımlarını yerli üretimi teşvik edecek ilkesel bir anlayışla gerçekleştirmeleridir. Bu konuda geçtiğimiz ay, kamu işletmemiz MKE ile savunma sanayinde kullanılan makine ve teçhizatın yerli firmalarımızdan tedarik edilmesini öngören bir iş birliği protokolü imzaladık.  Tüm kamu firmalarının, kamu iştiraklerinin, Varlık Fonu şirketlerinin, BİT’lerin ve KÖİ projeleri üstlenen konsorsiyumların makine ve teçhizat alımlarında aynı anlayışla hareket etmelerini gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.