Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, yılın ilk 8 ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 18,3 milyar dolar oldu. 2019 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana yurtiçindeki makine ve teçhizat yatırımlarında ilk kez gerileme görüldüğüne dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Orta Vadeli Plan’a göre, 2025’te de bu yatırımlarda bir artış olması beklenmiyor. Sıkılaşmanın ve yurtiçindeki daralmanın devamını öngören bu süreçte, yüzde 4 gibi görece yüksek seviyede belirlenen büyüme hedefi ise net ihracatın büyümeye daha fazla katkı vereceği anlamına geliyor. Büyümede ihracatçıya bu kadar çok güvenilmesi, değerli TL dolayısıyla oluşan baskının ihracata yönelik farklı desteklerle giderileceğine yönelik bir beklenti oluşturuyor” dedi.
Makine imalat sanayi konsolide verilerine göre yılın ilk 8 ayı sonunda Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 18,3 milyar dolar, son 12 aylık makine ihracatı ise 28,2 milyar dolar oldu. Ağustos ayında aylık 2,4 milyar dolarlık ihracatla son 12 ay ortalamasına yakın bir sonuç elde eden sektörün KG başına ortalama ihracat birim fiyatı ise 7,5 dolar olarak hesaplandı. Ağustos ayında ABD’ye yaklaşık 200 milyon dolarlık makine ihraç eden sektörün, bu ülkeye 8 aylık ihracatı yüzde 12,2 artışla 1,4 milyar dolara ulaştı. Ekonomisindeki durgunluğa rağmen Almanya’nın, Türkiye’nin makine ihracatında 2,3 milyar dolarla ilk sıradaki yerini koruduğu bu dönemde, yüzde 17,9 düzeyindeki yüksek daralmaya rağmen Rusya 1,4 milyar dolarla ikinci sırada yer aldı.
Faiz indirimlerinin başlamasıyla son çeyreğe canlılık umuduyla giren ABD’ye ihracatta elde edilen verilerin bu yıl sektör için adeta kurtarıcı olduğunu ifade eden Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
“İstihdamda yaşadığı daralma nedeniyle bazı kesimlerde negatif beklentilerin yükseldiği ABD, bizim açımızdan hiç de durgun bir yıl geçirmiyor. Rusya, Almanya ve İsrail’deki sebepleri malum kayıplarımızı telafi edecek düzeyde olmasa da ABD’de sağladığımız artış, bu yıl sektör için bir moral kaynağı oldu.
Küresel makine yatırımları ve ticaretindeki olumsuz gelişmelerin ihracat pazarlarımız ve alt sektörlerimiz üzerinde farklı etkileri olmakla beraber, son 12 aylık dönemde 2023 tamamında ulaştığımız 28,2 milyar dolarlık rekor ihracat seviyemizi koruma imkânı bulduk. Özellikle ikinci çeyrekten başlayarak siparişlerde yaşanan düşüş ve bozulan ölçekler nedeniyle zaafa düşen rekabetçiliğimizin ihracatımız üzerindeki menfi etkilerini henüz görmeye başlayacağız. İki kıtada birden faiz indirim döngüsünün başlaması, bizim için yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Bu noktadan sonra küresel yatırımlardaki iştahsızlık arzu edildiği gibi tersine dönerse, tek belirsizlik olarak kendi iç sorunlarımız kalıyor.”
“Dezenflasyon süreci, sanayici için Covid-19 döneminden bile sancılı”
Yarattığı yan etkiler nedeniyle, dezenflasyon sürecinin sanayici için Covid-19 döneminden bile sancılı geçtiğini ifade eden Karavelioğlu, makine ve teçhizat yatırımlarının, pandemi nedeniyle en uzun kapanmaların yaşandığı 2020 yılının da gerisine düştüğünü belirterek şunları söyledi:
“2019 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana makine ve teçhizat yatırımlarında ilk kez gerileme görüldü. Tam 18 çeyrektir kesintisiz yukarı giden bu verideki yüzde 5,6’lık düşüş, iç pazardaki zorlu sürecin ve özellikle de makine imalatçılarımızı bekleyen akıbetin önemli bir göstergesi. Orta Vadeli Plan’a göre, 2025’te de bu yatırımlarda bir artış olması beklenmiyor. Sıkılaşmanın ve yurtiçindeki daralmanın devamını öngören bu süreçte, yüzde 4 gibi görece yüksek seviyede belirlenen büyüme hedefi ise net ihracatın büyümeye daha fazla katkı vereceği anlamına geliyor. Fakat döviz bazında artan maliyetlerini finanse edecek gücü çok sınırlı hale gelmiş, kapasitesinin önemlice kısmı boşa çıkmış ihracatçının bu katkıyı nasıl sağlayacağını henüz kestiremiyoruz. Büyümede ihracatçıya bu kadar çok güvenilmesi, değerli TL dolayısıyla oluşan baskının ihracata yönelik farklı desteklerle giderileceğine yönelik bir beklenti oluşturuyor.”
“İthalat bağımlılığı fiyatlar üzerindeki kontrolü de azaltıyor”
Avrupa’daki çeşitli STK’ların da raporlarında sıklıkla dikkat çektiği Çin ve ABD ile rekabette zorlanma durumuna karşı AB’nin kollarını sıvamasının sektör için olumlu bir sinyal olduğunu belirten Karavelioğlu şunları söyledi:
“Eski ECB Başkanı Mario Draghi’nin Avrupa Komisyonu için hazırladığı rapor, Rekabet Gücü Stratejisi başlığıyla ufuk açıcı bir metin. Avrupa’nın inovasyon odaklı büyümeyi desteklemek için alması önerilen önlemler, bizim için de yol gösterici olmalı. Metinde en dikkat çekici unsurlardan biri, kritik ithalatta bağımlılığı azaltma vurgusu. Özellikle Çin ve diğer jeopolitik rakiplerinden gelen kritik hammaddelerin, dijital teknoloji ve enerji gibi dış kaynaklara olan ithalatının azaltması çağrısı… Düşük kur rejiminde ithal girdinin enflasyonla mücadelede önemli olduğu varsayımına karşı, bunun bağımlılık ilişkisi kurarak fiyatlar üzerindeki kontrolü azalttığını görüyoruz. Son 12 aylık makine ithalatımızın yüzde 2,7 artarak 45,1 milyar dolara ulaşmasının rekabet gücümüze bir katkı vermediği zaten çok açık.”
“Almanya’nın telaşını lehimize çevirmenin yollarını bulacağız”
Kâr marjlarının son derecede daraldığı bu süreci pazar kaybı yaşamadan atlatmaya çalışırken, ticari iş birliklerini artırabilecek girişimlerini sürdürdüklerini söyleyen Karavelioğlu şunları belirtti:
“Geleceğin teknolojileri olarak yapay zekâ, robotik ve 3D kullanımları artıp yaygınlaşırken, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik alanlarındaki dönüşüm belirleyici hale geliyor. Yeşil Mutabakat metninden kaynaklı regülasyonları hızlandıran AB’ye mal satmak isteyenler, düzenlemelere uyum konusunda zamana karşı yarışıyor. Makine ihracatının yılın ilk yarısında önceki yıla göre nominal olarak yüzde 4,8 oranında düştüğü Almanya, özellikle AB ülkelerinde yaşadığı kaybı en hızlı şekilde gidermek istiyor. İkiz Dönüşüm’de hızlanabilirsek her defasında olduğu gibi bu telaşında da Almanya’ya destek olur, ithalatındaki payımızı kalıcı biçimde artırabiliriz. Bu maksatla, Türkiye’nin Makinecileri markasıyla son çeyrekte Almanya ile teknik ve ticari işbirliklerimizi geliştirecek önemli etkinliklere ev sahipliği yapacağız. Makine imalat sektörümüz Alman kurum ve sektörel örgütlerince kendi sanayilerine en yüksek düzeyde entegre olmuş Türk sektörü olarak kabul ediliyor. Tek başına İhracatçı Birliğimizin bile aralarında federasyonlar, teknoloji enstitüleri ve akademiler, yatırım ajansları olan 9 ayrı Alman kuruluşu ile seneler öncesi hayata geçmiş protokolleri var.
Bunlardan biri olarak; satın alma hacmi 1,3 trilyon Euro’ya, üye sayısı 10 bine yaklaşan Almanya Satınalmacılar Birliği (BME) ile Berlin ve İstanbul’da iki etkinlik gerçekleştireceğiz. Bu etkinliklerde ana gündem maddemiz, somut iş geliştirme olacak. BME ile birlikte 4 Aralık’ta İstanbul’da düzenleyeceğimiz 1. Tedarik ve Satın Alma Forumu Türkiye etkinliği kapsamında yapılacak B2B görüşmelerine ülkemizin teknoloji ekosistemini vücuda getiren makine, elektrik-elektronik ve otomotiv sektörlerimizin firmalarını özellikle davet etmek isterim. Eşleştirme ve kayıtlarla ilgili web sitemiz erişime açıldı.”