Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, yılın ilk iki ayı sonunda Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı yüzde 13 artarak 4,4 milyar dolar oldu. Deprem felaketinin yaşandığı Şubat’ta, aylık bazda yüzde 7,1 artış gerçekleştirebildiklerini belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “İşletmelerimiz, deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan tüm teçhizat ve makine stoklarını kamunun kullanımına sundukları bu süreçte, sivil savunma ve üretim gücümüzü ortaya koyan çok başarılı bir sınav verdi. İkiz Dönüşüm konusunda kararlı olmalı ve ‘şimdi sanayide cesur adımlar atma sırası değil’ diye düşünmeden, dayanışma içinde yolumuza devam etmek zorundayız” dedi.
Türkiye’nin makine ihracatı yılın ilk iki ayı sonunda geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artarak 4,4 milyar dolar oldu. Rusya’ya ihracat artışının yüzde 170 olduğu bu dönemde, ABD’ye ihracat yüzde 40’ın üzerinde yükseldi. Makine sektörü iki ay içinde Almanya, Rusya ve ABD’ye toplam 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdi. Depremin yaralarını sarmak ve bölgeye destek olmak üzere seferber oldukları bir ayın sonunda dahi ihracat artışı gerçekleştirdiklerini belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
“Küresel resesyonu tetikleyici risklere yönelik beklentilerin azaldığı ilk iki ayda; sıkılaşma politikalarının sonuç vermesi ve Çin’in yeniden açılması gibi faktörlerin dünya ekonomisine nefes aldırdığını gördük. Gelişmiş ülkelerde tam da enflasyonun kontrol altına alınmaya başlandığı bir dönemde, birinci yılını dolduran Rusya-Ukrayna savaşının etkileri hâlâ sürerken yüzyılın felaketi olarak andığımız bir deprem felaketiyle karşı
karşıya kaldık.
Acil gereksinim duyulan vinçlerin, iş ve istif makinelerinin bölgeye sürülmesi, Şubat ayında bu dallarımızın ihracatında miktar bazında yüzde 20’nin üzerinde daralmalar ortaya çıkardı.”
Şubat ayında sektör toplam ihracatında elde edilebilen yüzde 7,1’lik ihracat artış, Ocak’ta sağlanan yüzde 20,1’lik artışla kıyaslandığında, doğal felaketlerin zararının bölgesel kalmayacağının bir defa daha görüldüğünü belirten Karavelioğlu şunları ifade etti:
“İşletmelerimiz, deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan tüm makine ve teçhizat stoklarını kamunun kullanımına sundukları bu süreçte, sivil savunma ve üretim gücümüzü ortaya koyan çok başarılı bir sınav verdi. Deprem bölgesinde faaliyet gösteren başta tekstil, gıda ve tarım alanlarındakiler olmak üzere bütün kullanıcılarımızla yakın temasımız sürüyor. Kimi personel kaybı yaşayan, kimi makine parklarında hasar gören veya en azından bakım ihtiyacı oluşan her tesise servis hizmeti sağlamak üzere yoğun çabamız var. Faaliyetlerin kesintisiz şekilde devam edebilmesi için gerekli ihtiyaçları Türkiye Makine Federasyonu ve üye dernekleri üzerinden gidermeye çalışıyoruz.”
“Dayanışma içinde yolumuza devam etmek zorundayız”
Depremin neden olduğu hasarın, Türkiye’nin küresel rekabet gücünü koruması için atılacak adımları geciktirmemesi gereğine dikkat çeken Karavelioğlu şunları belirtti:
“İkiz Dönüşüm konusunda kararlı olmak ve ‘şimdi sanayide cesur adımlar atma sırası değil’ diye düşünmeden, dayanışma içinde yolumuza devam etmek zorundayız” Çünkü uluslararası rekabet sadece ölçek değil, nitelik de değiştiriyor ve oyunun kuralını teknolojik egemenliği elinde tutanlar belirliyor. Teknolojide aynı seviyede kalabilmek için, sürdürülebilirlik alanında zamanımızı ve kaynaklarımızı verimli kullanmalı, tüm ihracatçılarımızla birlikte ortak bir strateji yürütmeliyiz. Fakat bu değişimin ihracatçılar için mali yükleri olacaktır. Üretici fiyat endeksinin katma değeri hayli yüksek olan makine sektöründe dahi yüzde 63,4 ve fakat genel imalat sanayiinde yüzde 78,7 arttığı düşünülürse, ihracat odaklı büyümeyi merkeze alan ekonomimizde rekabetçiliği riske girmiş sektörlerimiz için döviz kurunda bir kıpırtıya büyük ihtiyaç duyulduğunu söyleyebiliriz.”
“Gelişmiş ülkeler sınırlamalar konusunda boş durmuyor”
Bu süreçte, gelişmiş ülkelerde atılmakta olan adımları değerlendiren Karavelioğlu, yaklaşık 100 yıl sonra yeniden gündeme gelen “Buy American” söylemiyle yerli malı kullanımını öncelemeyi amaçlayan ABD’de 430 milyar dolar bütçe ayrılan Enflasyonu Düşürme Yasası’nı (IRA) örnek göstererek şunları belirtti:
“Yarım trilyon dolara yaklaşan bütçede önemli bir kaynak, ABD’nin iklim krizine yönelik iç destek paketlerini içeriyor. Buradan sağlanan finansman; dijital ve elektrifikasyon teknolojileri için gereken ender ve kritik malzemelerin temini ile bu teknolojilerin yerlileştirilmesi faaliyetlerinde kullanılacak. Gümrük ve kota sınırlamalarıyla, özellikle Çin’i dışlamayı amaçlayan bu yaklaşım, küresel bazda önemli riskler getiriyor. Programdan başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği’ndeki tüm işletmeler Çin kadar etkilenebilir. Avrupalı meslektaşlarımız, bu engelleri aşmak için Yeşil Mutabakat ekseninde güçlü bir dönüşüm üzerinde çalışıyor. AB’nin sektörel kurumları ile güçlü işbirlikleri tesis etmiş olan Birliğimiz, sadece Avrupa’da değil, dünyanın bütün ekonomik bölgelerindeki mevzuat gelişmelerini yakından takip ederek üyelerini zamanında bilgilendirmek için yoğun çaba sarf ediyor.”
“Türkiye Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı Raporu’nu 16 Mart’ta lanse edeceğiz”
Sürdürülebilirliği merkeze alan korumacı ve kayırmacı nitelikli yeni engellemelere karşı uyarılarını sürdüren Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“İmalatçılarımızın bu konuya yoğunlaşabilmeleri için, bilgi düzeyinde gerekli altyapıyı sağlayacak Yeşil Terimler Kılavuzu’nu Mart başında hizmete soktuk. Mobil cihazlara da indirilebilen kılavuzumuzu sadece sektör paydaşlarımıza değil, tüm sanayicilerimize hizmet verecek şekilde tasarladık. İkiz Dönüşüm konusunda tüm sanayimizin hızla gardını alması; imalatçıların dijital ve yeşil teknolojileri önceleyen hamleleri somut ve gerçekçi projelere dönüştürmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, çok yakın bir gelecekte ihracatımızı zorlayacak unsurlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu konuda tüm Türkiye’nin ufkunu açacak genel yol haritamızı, 16 Mart’ta lanse edeceğimiz Türkiye Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı Raporu ile kamuoyuna, tüm detaylarıyla takdim edeceğiz.”